1 Mart 2012 Perşembe

Düşündüm de...

bu anlatcağım olayı daha önce derste hocamız anlatmıştı. o vakitten beri de düşünüyorum aslında. olay şöyle:

bir adam çocuk evlat edinmek için çocuk esirgeme kurumuna gider ve başvuru yapar. 2 senelik değerlendirme kapsamında adamın ev yaşamı, maddi durumu, ailesiyle olan ilişkileri, çevresi ve çocuk için yapabilecekleri ve çocuğa sunacağı olanaklar değerlendirilir. tek başına bir adamın evlat edinmesi demek ilerde ensest bi vaka doğabileceği şüphesi taşır genelde. her ne kadar ensest olma ihtimali belli olamasa da sosyal hizmet uzmanı bunu da değerlendirme içine alır ve görüşmelere devam eder adamla. gel zaman git zaman şartların uygunluğu kesinleşir ve adamın çocuğu evlat edinmesinde bir sakınca görülmemektedir. uzman son kez bir ev ziyareti yapıp bu müjdeli haberi adama vermek ister ve evine gider. tabi bu ev ziyaretleri genelde habersiz yapılır ve görüşülen kişinin saklayacak bişey olmaması içindir. uzman eve gider adam kapıyı açar ve yanında bir adam daha vardır. içeri geçip otururlar ve evlat edinmek isteyen adam direk söze başlayarak yanındaki diğer adamın sevgilisi olduğunu çocuğu birlikte büyütmek istediklerini açıklar. 2 senelik süre boyunca böyle bir durum söz konusu olmamıştır. uzman şok olur. bir anda herşey alt üst olmuştur. evrakların işlemi durdurulur. çocuğun evlatlık verilme durumu askıya alınır.

insan haklarını ilke olarak benimsemiş bir meslek olarak sosyal hizmet, bu noktada tıkanır. uzman her şeyi düşünmek zorundadır. bir tarafta eşcinsel bir ailenin hakkıyla alabileceği evlat edinebileceği bi çocuk. ki eşcinsel çiftin çocuğun eğitimi, geleceği ve ihtiyaçları açısından yapabilecekleri çok çok çok fazladır. çocuğun geleceği için mükemmel bir şans. sahipsiz bir çocuğun sıcacık bir yuvaya ve ihtiyaçlarının karşılanmasına ön ayak olmaktır amaç.

diğer taraftan çocuk için bakıldığında ise tamam şartlar çok güzel fakat çocuğun eşcinsel bi ailede büyümesi ilerde olabilecek baskı karşısında savunmasız kalmasına yol açmaktadır. çocuğun bu düşünceyle baş etmesi, etrafındaki insanlardan zulüm görmemesi ve ruhsal anlamda da iyiliği düşünüldüğünde şartlar giderek uzmanı zorlamaktadır. karar verme sürecini uzatır ve düşünmeye başlar. belli bir süre sonra da kararını verir. her iki taraf da dezavantajlı grup olarak sayılsa da çocuğun hayatını düşünerek hareket eder ve çocuğu evlatlık vermekten vazgeçer. çünkü bu hikayenin yaşandığı yer Türkiye.

şimdi iş bu boyutta biter ve benim asıl düşünme sürecim başlar. yani bende ilerde böyle bi karar aşamasına geldiğimde çocuğu vermeli miyim diye düşünüyorum. işin içinden de çıkamıyorum. hocamla bunu tartıştıktan sonra Türk aklımı kullanarak ya mantık evliliği çerçevesinde (görünümünde) taşıyıcı anne bulabilir ya da mahkeme mahkeme dolaşıp insan haklarını devreye sokarak çocuğu evlat edinebilir fikirleri geldi. işin bi de yalan söyleme kısmı var fakat o da suç sayılıyo. ee napıcak bu eşcinseller? insan hakkının onlara verdiği ve  hak olarak tanıdığı bir şekilde çocuk büyütme çocuk sahibi olma gibi durumları yaşayamayacak mı?

bu fikirler işin kaypaklık yolu fakat eşcinseller adına başka yol kalmıyo gibi gözüküyo şuan şu durumda. eşcinsellerin birey olarak zaten toplum tarafından yaşadıkları gözler önünde. sosyal devlet adına yapılanlar da belirli bir yerde kalıyo. insan haklarını ise hiç açmıyorum. hele ki kendi ülkemin kendi fikir ve yasaları çerçevesinde. şuan tek hedefim eşcinseller adına fikir değişikliği, yasalar önünde diğer insanlarla eşitlik, ve devletin tam olarak eşcinsel bireyleri tanıması! bu tür olayların daha fazla yaşanmaması adına...

5 yorum:

Unknown dedi ki...

geçen gün haberlerde sivasta düzenlenen bir koşu yarışı vardı.. Şubat aynının ortası, çocuklar koşu kıyafetleriyle (şort ve t-shirt) sivasta, yani karın içinde 500 metrelik bir yolu tamamlamaya çalışıyorlar.. Tabii çoğu bayılmış ve birçoğu krize girmiş durumda..

Ambulanslarda çocuklar ısıtılmaya çalışılıyor.. Şimdi veliler, öğretmenler, müdürler, valilik..

bu durum bu ülkede o kadar çok yaşanıyor ki... Bir de bu gerçekten çok ama çok masum bir örnek..

Çünkü ensest, kadın cinayetleri, çocuklara işkence, daha yeni çıktı Adana da çocuk cezaevindeki tacizler..

ben bunlardan bahsetmiyorum bile.. Komik olan ise şu, gayler nedense lanetli insanlar...

Bu kadar sıkıntı varken, çocuk esirgeme kurumlarında çocuklar hırpalanırken, tacize uğrarken, yalnızlığın soğukluğunu yüreklerinde hissederken tek sıkıntının eşcinsel bir ailenin baskısına dayanabilmesi olup olmadığını düşünmek bana hiç uzmanca gelmiyor ama.. diyecek bir şeyim de yok..

Gay Panda dedi ki...

çok çok haklısın :) burada uzmanı savunmak istiyorum biraz. çünkü uzman da çocuğu verme taraftarı. üzülmüş böyle bi olayla karşılaşınca. burda çocuğun ihtiyaçları söz konusu ama düşünceler değişmedikten sonra yapabileceğinin en iyisini yapmış. sonuçta bir çocuğun hayatı kurtulacak ve değişecek ama toplumsal baskı olsun ya da devlet adına çalışanların düşünceleri olsun hiç bi zaman değişmiyo. ki şöyle bi durum daha var. uzman çocuğu verse devlet çalışanları da tamam dese bile ülkedeki medya sektörü o kadar sorunlu işliyo ki emin ol bu kadar normal bişey kıyamet alameti gibi gösteririlerdi. ayrıca sorun şu ki kendi ülkemde kendi mesleğimi bile yapamıyorum! ben daha ne diyim.

izmirdeki o gay dedi ki...

yillarca hep cocuk hayali kurmustum ama ben :( adam da 2 yil sabretmis siksaymis disini 2 saat daha is arkadasim sohbet ediyorduk deseymis. Ben olsam oyle yapardim sonra cocugumla yuzme kursu senin fransizca kursu benim lunaparkta eglence vs vs... cocuk candir

Gay Panda dedi ki...

izmirdeki o gay'ım sonuçta yalan söylese de evlat edinmedeki prosedür çocuğu verdin bitti ile kalmıyo işte :/ çocuğu sürekli takip ediyosun görüşüyosun verdikten sonra da. zaten çocuk neyi saklayabilecek? çocuktan al haberi deme ;) benim tavsiyem ülkemizde pek yaygın olmasa da çocuk sahibi olmada yan yollar bence :D

Hayatın dedi ki...

Çocuk sahibi olmada yan yollar ne yaaahuuu? :( Eziklendim bak şimdi, bi cahillik sıfatı çöktü üstüme :|