Allah allah allah kıçımı kaşıcak
vaktim yok misali bi durumdayım canlar. Aa sormayı unuttum anan nası baban nası
kııığz? Blogırlarım blogdaşlarım özledim sizi okuyucularım :)
Ben iyiyim :) sorarsan tabi :P
biraz sıkıntılar atlattım tabi ama o konuda kimsenin yapabileceği bişey yoktu
tabi. Bildiğiniz üzere sevgilimden ayrıldım. Daha doğrusu o ayrıldı. Aaaa?
Neden? Biz niye hiç duymadık diyenler olursa da olay şöyle oluyo ki:
2-3 hafta boyunca sadece ona attığım
msjıma cevap verme, 8 saat boyunca hiç bişey yazmama (ki bunu denedim cidden.
Öğlen üçte yazdım en son ona cevap verdi daha sonra hiç yazmadım bişi o da
yazmadı. Gece yatarken ben yatıyorum iyi geceler dedim. Öyle kuru bi iyi
geceler dedi) aramama sormama (buna da
açıklık getirirsek olay şöyle ki ben her daim onun telefonunu açabilecek
müsaitlikte olduğumu ve onun beni istediği zaman aramasında bi durum olmadığını
belirtmeme rağmen hiç aradı. Tabi sen niye aramıyosun diyenlere de yanımda
annem var yok ablamlayım işim var gibi söylemlerle telefonu neden açamadığını
anlatıyodu. Ben de bunun üstüne tamam ben aramıyorum ozaman sen müsait olunca
beni ara yatmadan da olsa 5 dakka konuşalım diyodum. Ama tık yok tabi ara ki
bulasın.) gibi durumlarla sinir harbi geçirdim. En son bigün sordum bi problem
mi var diye. Evet dedi. Benim bitirmemi ya da sormamı açık açık beklediğini de
gördüm. Eyv saygı duyarım uzaklık ilişkimizi ve hislerini bu kadar etkiliyosa
benim yapabileceğim bişey kalmamış dedim. Düşüncene de saygı duyarım dedim. O
kadar. İkiletmedim bişeyleri. Koydu tabi. Oturdum 1-2 gün ağladım zırladım ama
kötü bi ayrılık olmadığını farkettim. Zaten farkındaymışım bazı şeylerin ki
numarasını silmedim. Kendinden de izin aldım silmek istemiyorum diye. O da
benim amacım iletişimi koparmak değil dedi. Sadece bir ilişkiyi
yürütemediğimizi anladık. Bilmiyorum. Öyle kaldı yani bu tabi bi ay öncesiydi.
Neyse daha sonrasında da baya bi
çabalarım oldu bişeyler olsun diye ama taş kaya bilimum toslanabilecek şeylere
tosladım. Elim boş kaldı hep. Bişi oldu gibi ama daha önceden olmamış zaten o
haberim yokmuş. Bi kaç çabam daha oldu ama teknolojik olaylardan bi haber
olduğum için eski çağdan kalma şekilde denedim olmadı.
Neyse artık pandanız olarak ben
de bi kaç bişeye el attım. Yükledim uygulamaları bende artık :D pardon bi
saniye devam etmeden önce yuvalarından fırlayan gözlerinizi toplayalım yerden
sonrasında da şu ağızları da kapatırsak. Hiç hoş bi görüntü olmuyo onu söyliyim
:D :P evet millet bende takıldım o alemlere artık. Telefonum çalma modlarında
bu sıralar. Bişiler yazan var sağolsun o kadar gözlerden düşmemişim :D :D başıma icat çıkardım kesin ama bakalım ilerki günler neleri göstercek??
Bu arada son bi macera olarak da
şunu annatmak istiyorum ki işe başladığımdan beri metro kullanıyorum ve sabahları
oturduğum yerden metroya binmek işkence işte. O yüzden de erken kalkıp erkenden
çıkıp metro durağında da en ortada ve köşeye en yakın yerde durmam lazım ki
metroya binebilme şansım olsun. Tüm bu olasılıkları ayarladıktan sonra geriye
fazla zamanda etrafa bakınmak kalıyodu. Bende bakınıyom tabi insanların
tiplerine. Bazıları ayakta uyuyup ahanda ölmüşler bunlar diyodum. Bazıları da
nası bi takım elbise giymedir o arkadaş
nası yakışıyo o kadar şeklinde beni hem göz hem düşünce banyosuna sokuyodu.
Neyse işte işe başladığım günden beri denk geldiğim bi çocuk var. Slim fit
tadında bal dudaklı yağuşuklu hoş bi tip. Accık zayıf ama sporcu. Accık zayıf
olmasa kaş göz olay ama işte öylede kürdan misali olunca istemiyom ben çok.
Gelip geçerken seyrediyorum falan tabi. Metroya bindikten 2-3 durak sonra
çocuğun izini kaybediyom ben. Hem kalabalık hem de iniyo heralde diye
düşünüyodum. Şunu da belirtmek isterim ki o dudaklara ölünür. Airbag bal dudak
tabiri işte bu çocuk.
Neyse çocuğu öyle kesiyodum bigün
gene :D Sonrasında işe geldim. Öğleden sonra acil bi vaka geldi. İncelemeye
gidilmesi gerekiyomuş. Bana verdiler vakayı. Apar topar çıktım bende. Bu arada
eve vardım ama kimse yokmuş evde. Neyse bi dahaki sefere dedim döndüm geri.
Vakadaki müracaatçının ev sahibi komşularıyla konuştum.bi sıkıntı görünmüyo.
Ben ordan çıktıktan sonra müracaatçı kurumu aramış tabi. Ben ordan direk eve
geçtiğim için ertesi gün haberim oldu.
Ertesi gün işe gittiğimde de adamın numarasını aldım. Telefon ettim konuştuk.
Cuma günü evde olacağını söyledi. Tamam dedim. Cuma günü çıktım gittim
evlerine. Tam arabadan iniyodum ki evin önünde birileri bekliyo. Yav tanıdık mı
bu derken bi baktım ki metroda kestiğim çocuk!
Meğersem müracaatçım oymuş. Kız
kardeşini yanına almak istiyomuş ve bu yüzden gerekli işlemlerin yapılabilmesi
için inceleme talep edilmiş. Orası uzun hikaye de çocuğun evine gittim. Adını
sanını nerde çalıştığını ıncık cıncık herbi bokunu öğrendim. Tabi sonra
naaptım? Etik kurallar dedim tabiki de. Kendi müracaatçıma yazamam :) çocuğun
sevgilisinin olmamasına da şaşırdım. Daşsın oğlum farkındamısın?? öyle kaldı
işte.
Dün de işe giderken gene gördüm
ama dışarda görüşme taraftarı olmadığım için bakmadım bile çocuğa. Neyse sonra
bi yer boşaldı metroda oturdum. Öle
önüme bakarken biri yanaştı yanıma. Farkettim aslında o olduğunu da hemen
telefona sarıldım. Kulağımda da bangır bangır applause çalıyo. Ben telefonla
saçma saçma işler yaparken omzumdan dürttü tabi artık 5 dakkanın sonunda. Neyse
oo merhaba E. Bey falan derken karşımdaki oturulcak yerde boşaldı. Bu direk
çöktü oraya. Laaan kak git. Zaten dışarda müracaatçıyla görüşmenin sakıncaları
fazlaca sen de iyicie samimi oldun diye bakınıyorum. Sonra biraz sohbet ettik
falan derken 2-3 durak sonra indi o.
Saçma saçma işler yani anlayacağınız.
Bi yerde karşılaşsak tanışsak neyse de müracaatçı olunca tık yok anlatabildim
mi?
Öyle işte… bi kaç anlatmak istediğim şeyler var da onlar da sonra artık. neyse işe döneyim ben
;) öperim sizi çucuklar :*